Artı Gerçek, Murat Aksoy’un yazılarına son verdi… İşte ayrılığa neden olan o yazı
Artı Gerçek gazetesi gazeteci-yazar Murat Aksoy’un köşe yazılarına son verdi. Haberi Murat Aksoy, sosyal medya Twitter hesabından takipçileriyle paylaştı. Aksoy’un HDP’nin PKK ile arasına set çekmesi gerektiğini ifade etmesi köşesine mal oldu.
Murat Aksoy’un HDP ile ilgili yazısı siteden kaldırıldı. Sosyal medyada Murat Aksoy’un HDP’yi eleştirmesi nedeniyle Artı Gerçek’in bu kararı aldığı yorumları yapıldı. Murat Aksoy’un konuyla ilgili olarak “Son yazıyı yazma imkanı da olmadı. Dün gece (00.05) yayınlanıp, saat 00.59’da maddi hata gerekçe gösterilerek
@artigercek sitesinden kaldırılan yazım.” ifadesini kullanması dikkatlerden kaçmadı.
Öte yandan Murat Aksoy, Artı Gerçek TV’deki programının sona erdirildiğini duyurdu. Aksoy, gazeteden ayrılmasına neden olan yazının kendisine bir şey söylenmeden uykudayken çıkarıldığını yazdı.
Aksoy, dikkat çeken ve ayrılığa neden olan yazısında HPD’nin PKK ile arasına mesafe koyması konusunda şu ifadeleri kullandı:
“Sanırım tartışmayı başlatan nokta da burası. Yani HDP’nin, PKK’ya mesafe alması konusu ve Öcalan’a biçilen rol. Burada söylemek istediğim şu; HDP’nin işlevi sivil siyasetin gelişmesine katkıdır. Sivil siyaseti, sivilleri hedef alan her türlü eyleme kimden gelirse gelsin karşı çıkmasıdır. PKK da buna dahildir. Bu açıdan karşı karşıya olduğum siyaseti yok eden şiddetin kendisidir.”
Bununla birlikte @ArtiTV_ deki program da, kanalın tasarrufu ile sona erdi.
Ben bütün bu süreçte yanımda ola tüm ARTI Ailesine teşekkür ediyorum.
Tabi yazıları okuyan, tv programına konuk olan ve izleyenlere de birer teşekkür borçluyum.
Buradayız, bir yere gitmiyoruz https://t.co/f1IT5Abquy
— Murat Aksoy (@murataksoy) August 27, 2019
“PKK’yı eleştirince yazılarına son verildi” şeklindeki yorumlara itiraz eden Aksoy, “Ben HDP’nin siyasete daha çok sahip çıkmasını arzu ettim ve yazdım.” şeklindeki ifadesiyle gazeteden gönderilmesine açıklık getirmeye çalıştı.
Ayrılma nedeni bu değil. Böyle bir çıkarım orada çalışan arkadaşları zora sokmaktan başka işe yaramaz.
Ben HDP’nin siyasete daha çok sahip çıkmasını arzu ettim ve yazdım. https://t.co/kvNkLiI38N— Murat Aksoy (@murataksoy) August 27, 2019
İŞTE MURAT AKSOY’UN O YAZISI:
Şiddetin değil siyasetin yanındayım
Yazı yazmanın hele Türkiye gibi bir ülkede “siyaset” üzerine yazı yazmanın zorluğu var. Hele de eleştirel pozisyonda iseniz. Mesele sadece devletten gelen baskılar değil bu. İfade edilmese de, yazıp, konuştuğunuz mahallenin de gizli bir baskısı vardır. Ve bu baskı, o mahallenin “kutsallarına” dokunduğunuzda ortaya çıkar.
Bunun yanında Türkiye dışında yaşayıp “Türkiye siyaseti” hakkında yazmanın da zorluğu var. Hele de eleştirel pozisyonda iseniz. Bu durumun temel zorluğu kabullenilmesi güç olsa da “yabancılaşmadır”. Bu dar alana sıkışan yabancılaşma zaman içinde “kızgınlıkla” el ele verip yazanı kaçınılmaz olarak dili/sözü daha da sertleştirir. Bu kabullenilmesi zor bir durumdur.
Bu sitede yazdığım son iki yazıya farklı kesimlerden olumlu ve olumsuz tepkiler geldi ve gelmeye devam ediyor. Bunun yanında yazıda eksik bıraktığım yerleri açan değerlendirmeler de var. Bu açıdan tüm tepkilere teşekkür ediyorum. Sonuç olarak bu tepkiler, önemli bir konunun tartışılmasına vesile oluyor.
Ancak her alanda olduğu gibi üslup bu tartışmalarda önemli bir fark olarak ortaya çıkıyor. Tartışmayı kişilleştirmek, benzetmelere başvurmak, hatta suçlamak tartışmanın seviyesini düşürdüğü gibi insani ilişkileri de olumsuz etkiler.
“Devlet ağzı ile konuşmak”, bu devletin mağdur ettiği biri olarak sanırım kullanacağım en son “şey” olur. Ya da “Ahmet Hakanvari” türü nitelendirmeler, beni değil yazanı zedeler. Ya da benim “CHP’li arkadaş” olarak sunulmamın da yazdıklarımla ilgisi yok. Çünkü buradaki yazıları CHP’li kimliğimle yazmıyorum.
Tekrar olacak ama bu yazılarda ifade ettiğim gibi; kayyumlara karşıyım ve kayyum sivil siyasete darbedir.
İkinci olarak Türkiye’nin içinde olduğu koşullarda öncelik Kürt sorunu değil siyasetin alanının bizatihi siyasilerin eliyle daraltılması ve demokratik kazanımların kaybedilmesidir. Bu Kürt sorunun önemsiz bulmak anlamında da değildir.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN