Hakan Ural : “Şöhretin kitabını yazarım”

Hakan Ural, farklı konulardaki sorulara verdiği dobra cevaplarla öne çıkarken özellikle şöhret konusundaki söyledikleri konuşulacağa benziyor.

İşte, Yılmaz Parlak’ın Hakan Ural ile yaptığı dikkat çeken o röportaj:

-İLK KEŞFEDİLME HİKAYENİZDEN KISACA BAHSEDERMİSİNİZ?

Mankenlik yaptığım dönemlerde parlak bir çocuktuk, dolaylı olarak Müjde Ar keşfetti diyebilirim. Müjde Ar’ın oynadığı “Fahriye Abla” filminde kısa kısa sahnelerde yer aldım, daha sonrasında Banu Alkan’la “Mavi ay” filminde başrol oynadım.

-YAKIŞIKLI OLDUĞUNUZU İLK NE ZAMAN FARK ETTİNİZ?

Gençlik zamanlarımız elimiz ayağımız düzgün, arkadaşlarınızdan çevrenizden güzel sözler iltifatlar alıyorsunuz.

-SİZİN DÖNEMİZDEKİ JÖN’LERLE ŞİMDİKİLER ARASINDAKİ NE GİBİ FARK VAR?

Şimdi’de aslan gibi yakışıklı gençler var, spor yapıyorlar kendilerine iyi bakıyorlar. Bizim dönemimizde Allah için çok yakışıklı karizmatik arkadaşlar vardı, ilk aklıma gelenler  “Tarık Tarcan, Kenan Kalav, Tolga Savacı.” O zamanlar televizyon yoktu Yeşilçam vardı, dolayısıyla 4 veya 5 genç olabiliyordu, şimdi baktığın zaman yüzlercesi var, düşün çoğunun isimleri bile aklıma gelmiyor bu yüzden gözden de kaçıyor olabilirler. Şanslı olduğu kısımlar ise ekonomik gelir etme yönleri daha fazla, ama manevi anlamda akılda kalıcılık ve  şöhreti daha yoğun yaşama anlamında eskiler daha şanslı.

-“GÜZELİM VEYA YAKIŞIKLIYIM”, NEDEN OYUNCU OLMAYAYIM, ALGISINA NE DİYORSUNUZ?

Çünkü bütün kavramlar birbirine karıştı, hiçbir kriter aranmaz oldu. Evvelden her mesleğin bir kabul edilebilir kriteri vardı, insan ırkı oldu sekiz milyar rekabet fütursuzlaştı. Bu durumda herkes her işi yapmak istiyor. Benim ne eksiğim var ki neden yapmayayım diyor, haklı mı haklı, o zaman da işte böyle yozlaşma oluyor.

-UZUN YILLARDIR SANAT HAYATININ İÇİNDESİNİZ, ŞÖHRETİN KİTABINI YAZABİLİRMİSİNİZ?

Yazarız tabi ki; Hatta kendi bakış açımdan tevazu gösteremem. Düşünüyorum da Şener Şen’e desen ki şöhretin kitabını yazar mısın, yazar ama nasıl yazar çok başarılı bir adam, usta tiyatrocu oyuncu bir babanın oğlu hayatı boyunca profesyonel insanlarla çalışmış sanat anlamında yaşadıklarını tecrübe olarak bu dile getirip bunu anlatabilir.

Aklıma gelenler Kadir İnanır, Türkan Şoray ama yaşamın üç dört yönünü yaşamış sanat hayatında ikinci bir insan Türkiye Cumhuriyetinde yaşamıyor, ”Tekim” Başımıza gelmeyen kalmadı, önyargılar, atılan çamurlar, iftiralar, algılar, genç yaşta iş yapmaya kalktık, engeller, zorlu geçen yıllar ama her şeye rağmen ayaktayız. “Kadir Abinin (İnanır) lafıdır bana, bunca yıldır bu ülkede sanat yapıyorsun, birinin hayatını çekmek istesen kimi çekerdin, diye sorsalar; “senin hayatının filmini çekmek isterim;” der bana. ama yaşadığım hayatın kısa bir bölümünü anlatsam yeterli,” alternatifim varsa söyleyin bileyim,” bu konuda mütevazı olamam.”Şöhretin kitabını yazarım ve ders niteliğinde olur.”

-BU SEKTÖRDE TORPİL YÜZÜNDEN KAÇIRDIĞINIZ PROJELER OLDU MU?

Allah için benim başıma pek gelmedi. Bu durum, bizim ülkemize özgü bir konu değil, dünyanın kanayan yaralarından biridir. Maalesef Hayatın her alanında torpil var ,yok diyebileceğimiz  bir yer varsa da sen söyle, sonuç olarak kendi yarattığımız bu düzende hepimizin bir şekilde payı var.

-HAYATA BAKIŞINIZI ANLATAN EN SEVDİĞİNİZ SÖZ?

“Dürüst olmak” hiç birimiz dört dörtlük değiliz, elimden geldiğince hayatın her alanında doğru ve dürüst yaşamaya çalışıyorum, o niyet iç huzur veriyor.

-HAYATINIZIN NASIL BİR DÖNEMİNDESİNİZ?

En olgun dönemini yaşıyorum diyebilirim.

-AİLENİZLE İLGİLİ PAYLAŞIMLAR DİKKAT ÇEKİYOR, İYİ BİR BABA OLMAK İÇİN NELER YAPARSINIZ?

İyi bir arkadaş, iyi bir baba, iyi bir ağabey, olmaya çalışırım. Ama hep niyetim iyidir, aklımda şeytanlık, art niyet, hak yemek birini incitmek, kırmak gibi düşüncem yoktur. Mutlaka bizimde hatalarımız, kusurlarımız olabilir ama elimden geldiği kadar çocuklarıma ve aileme karşı dürüst ve adaletli olmaya çalışırım.

-ÇOCUKLARINIZA VERDİĞİNİZ EN ÖNEMLİ ÖĞÜT NEDİR?

“Dürüst olmaları.” Çok önemli.

-YAŞ ALDIKÇA DÜNYA İŞLERİNE DAHA FAZLA KAFA YORDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYORMUSUNUZ?

Dünya işlerinden ziyade beni ülkem ilgilendiriyor. Ülkemi ve vatanımı seven biriyim. Partizanlık ideolojik işlerle işim yok. Dolayısıyla sende vatanınla derdi olanlarla muhatap olmak zorunda kalıyorsun, başta Amerika ve Batı olmak üzere bunlarla mücadele ediyorsun ve bu konuda ilgili oluyorsun. Bu aslında vatanına karşı bir sorumluluk diye düşünüyorum. Bizim öznemiz vatan severliğimiz.

-DÜNYANIN GİDİŞATINI NASIL BULUYORSUNUZ?

Hep beraber yaşıyoruz ve görüyoruz, iç açıcı değil, hiç de iyi görmüyorum.

-SİZE GÖRE BUGÜN ÜLKEMİZİN YAŞADIĞI EN BÜYÜK SORUN NEDİR?

Net söyleyebilirim; “Terör”

“SİYASİ PARTİLERDEN TEKLİF ALDIM”

-SİYASETE GİRMEYİ HİÇ DÜŞÜNMEDİNİZ Mİ?

Çok talep var aslında, son beş yıldır; “net üç tane teklif aldım,” gündeme gelirse bizzat edenler söylesin, büyüklerimiz onlar. Ben sanki böyle daha faydalı olduğumu düşünüyorum. Olaylara kendi bakış açımdan bakıyorum, insanlara fikirlerimizi özgürce ayrıştırmadan samimi bir şekilde dile getirip, ekranları başında bizleri izleyenlerle paylaşıyoruz. Karşı tarafa daha samimi geçtiğini düşünüyorum.

-PEKİ HAYATINIZIN GENELİNDE KONTROL HEP SİZDE Mİ OLMALI?

Hanım’da tabi ki; sen bakma atıp tutuyoruz, biz sinek ikiliyiz aslında. (Gülüyor)

-YOĞUN PROGRAM STRESİYLE NASIL DEŞARJ OLUYORSUNUZ?

Hayatın düzenli olsun yeterli, kendime bakarım, dikkat ederim, evde dinlenirim, aslında iş harici sade bir yaşantım var fazla dışarı çıkmam.

-DUYGU YOĞUNLUĞU OLAN ŞARKILARI TERCİH EDİYORSUNUZ, BUNUN GEÇMİŞ HAYATINIZLA BİR BAĞI VARMI?

Var tabi ki; halkın içinden geldik çocukluğumuz böyle geçti, ayrıca insanı gerçekten sevmen lazım,”sözde değil özde” hissetmezsen bu olmuyor. Bizim ülkemizdeki en büyük problem de bu, ben insanı hakikaten Allah yarattığı için seviyorum. Benim için din, dil, ırk mezhep hiçbir anlam ifade etmiyor, o yüzden de bir şarkı kürkçe, lazca hiç fark etmiyor sonuçta müzik evrenseldir. Hepimizi birleştirsin yeter. Şarkıları ekip arkadaşlarımızla hissederek seçiyoruz ve herkese de yansıyor.

RÖPORTAJ: YILMAZ PARLAK